Archive for Şubat, 2013

Bütün Mümkünlerin Kıyısındayız: EKOSOSYALİST BİR KIR KENT HAREKETİNE DOĞRU

Fevzi Özlüer

Sonunu müjdeleyen bir çağda yaşıyoruz. Uygarlığımız, bugüne kadar görmediği bir gücü, sıkışmış bir gücü barındırıyor damarlarında. Bu birikmiş güç ve enerji nereye akacağını kestiremediğimiz bir hoyratlıkla dünyamızın dehlizlerinde dolaşıyor. Bu güç, dünyayı, yeniden yaşanabilir kılacak bir enerjiye de dönüşebilir; dünyayı top yekûn bir yok oluşa da sürükleyebilir. Bu sonun nasıl yaşanacağı sorumluluğu ise, bu çağın emekçilerinin omuzlarına biniyor. Tekil kurtuluşlar, varoluşlar ve hatta yıkılışlar çağı kapandı.

Kapitalist uygarlık ve burjuva sınıfı, vaat ettiği özgürlük ve eşitlik dünyasının iflasını dünyanın dört bir yanına yaydığı savaşlarla ilan ediyor. Bir yanda muazzam bir sermeye birikimi diğer yanda da yoksulluk, açlık, doğanın yıkımı yaşanıyor. Devamını okumak için tıklayınız


“Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Andlaşma” ve Hukuki Değerlendirmesi

Fevzi Özlüer

9’uncu Kalkınma Planı’na (2007-2013), elektrik arzında çeşitlendirme yaratmak niyetiyle elektrik üretim kaynakları arasına nükleer enerjinin dahil edilmesi hedefi konulmuştu. Türkiye’nin elektrik enerjisi üretiminde nükleer santrallerin de yer alabilmesine ilişkin, Yüksek Planlama Kurulu’nun 18 Mayıs 2009 tarihli ve 2009/11 sayılı Kararı ile kabul edilen Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi’nde de “elektrik üretiminde nükleer santrallerin kullanılması konusunda başlatılan çalışmalara devam edilmesi, 2020 yılına kadar elektrik üretiminin en az yüzde beşinin nükleer santrallerden karşılanması, bu santrallerin elektrik enerjisi üretimi içerisindeki payının uzun dönemde daha da artırılması” kabul edilmişti.

Bu doğrultuda, 12 Mayıs 2010 tarihinde “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Akkuyu Sahası’nda Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma” imzalanmıştır. 15/7/2010 tarih ve 6007 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyetinde Akkuyu Sahasında Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun” Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak, 21.7.2010 tarih ve 27648 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 12 Mayıs 2010 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Akkuyu Sahası’nda Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma”nın onaylanmasını uygun bulan Kanunla, Kanunun Resmi Gazete’de yayımlandığı gün yürürlüğe gireceği ve Kanun hükümlerinin Bakanlar Kurulu tarafından yürütüleceği düzenlenmiştir. Devamını okumak için tıklayınız


Ekoloji ve Sol

Fevzi Özlüer

Türkiye’de ekolojik krizin derinleşmesine paralel olarak sosyalistlerin de ekolojik krize olan ilgisi artmıştır. Her ne kadar bu “kriz” sözcüğünün başına getirilen ekoloji kelimesinin anlamlandırılmasında, sol sosyalistler açısından tam bir netlik içermediği düşünülecek olsa da en genel anlamda kapitalist uygarlığın doğayı yağmalaması ve doğanın maddi güçlerini yok etmesi olarak okunduğu söylenebilir. İkinci dünya savaşı sonrasında toplumların üzerine çöken bunalım ve arayışlar, yaşamın anlamlandırılması ve felsefenin bu anlamlandırma çabaları üzerine katkıları politik ekoloji hareketlerinin de düşünsel kaynaklarını zenginleştirmiştir. Devamını okumak için tıklayınız


Yeni Anayasacılık, Gaipten Sesler veya Devrimci Bir Kuruluş için Daha Fazla Humor

Fevzi Özlüer

Anayasa tartışmalarının yeniden gündeme gelmesi pek çok toplumsal muhalefet odağında bir dizi tartışmanın alevlenmesine zemin hazırladı. Bu tartışmaların sonucunu en baştan kestirip atmak mümkündür. Egemen sınıflar, toplumsal ve sınıfsal konumu gereği kendi özçıkarını yeniden hukuk normu haline getirecektir, diyebiliriz. Böylesine bir kestirimde bulunmak elbette haklı, meşru ve yerinde bir tespit olarak görünebilir. Ancak, bir de yürüyen toplumsal ve siyasal tartışma zemini var. Bu zeminin içine girmeden bugün yürütülen anayasa tartışmalarının anlamlarını açığa çıkartmak gerekiyor. Çünkü ekoloji, kadın, lbgtt, kürt hareketi gibi pek çok toplumsal dinamik açısından bu tartışmalar bir süredir yoğun bir biçimde yürüyor. Devamını okumak için tıklayınız